Bebeğimi giydirip, kendimi sokağa nasıl attığımı hatırlamıyorum. Nefes alamıyordum resmen. Neden sonra aklıma geldi, bu bir panik ataktı ve nefes alabilmek için kendimi meşgul etmem gerekiyordu. Öyle söylemişti doktorum. Eşimi aradım. Ulaşamadım. Muhtemelen ofsinde değildi, yada iş yerinde olduğu için telefonunun sesi kısıktı. Tam telefonumu çaresizlik içersinde çantama atıyordum ki, birden çalmaya başladı. Arayan eşim di. Bana birşeyler anlattı. Herşey yolunda gidecek, buda geçecek dedi. Hatta güldürdü beni bir ara. Nefes alabiliyordum artık. Sonra, telefonunun sesini açık bırakacağını söyledi ve kapattık. Yeni farkediyordum. Çise çise Yağmur yağıyordu. Islanmıştım baya. Hatta burnumun ucundan yağmur damlaları damlıyordu. Ama içimde hala bir sıkıntı. Kızım, verdikleri sakinleştirici nin yan etkisine uğramış, ağlayarak girmişti ameliyata. Ameliyata girmesi ve çıkışıyla birlikte iki saati bulur demişti hemşire. Nasıl içim yanıyor du öyle. Sokakta koşuşturma içersinde olan insanlara bakıyorum bir müddet. Giyim tarzlarına bakılırsa, hava oldukça soğuk olmalı. Ben ise terliyorum. Hasta olmayacağımdan emin olsam, üzerimdeki ince deri ceketi bile çıkarıp atmak istiyorum. O denli içim yanıyor. Bir ara rotasız bomba gibi dolanıyorum öyle. Allahtan bebeğim uyumuş. Biraz rahatlıyorum. Aklım hep büyük kızım da. Içimden bir ses sürekli , üşüyor mu acaba, diye beni tırmalıyor sanki. Bir telaşla dükkanlara, mağazalara girip çıkıyorum. Büyüğüm için battaniye arıyorum. Ameliyattan çıkınca üzerini örteceğim. Aslında, hastanede ikinci bir yorgan veriyorlar üşüyünce biliyorum ama o şimdi yumuşacık birşeyler ister diyorum ve devam arıyorum. Nihayet buldum bir yerde. Üzerinde sevgi yazıyor, evim yazıyor felan. Birde öylesine yumuşak ki, tam onun sevdiği gibi. O ara bebeğim uyandı. Karnı aç ve süt için mızıldanıyor. Daha ağlamaya başlamadı henüz. Biraz başım dönüyor gibi oluyor. Sanki içim Kıyılıyor. Sonra hatırlıyorum, ben bugün ekmeği suyu unutmuşum yine. Bir yerlere girip, hem kendi karnımı hemde bebeğin karnını doyurdum. Ama olacak gibi değil. zaman geçmek bilmedi bir türlü. Yavaş yavaş yine hastanenin yolunu tuttum. Kızımın odasına girdiğimde daha gelmemişti. Ama ben biraz daha sakindim. Battaniyesini açıp yerleştirdim Sandelyesinin üzerine. Onun eşyalarını seyrederek beklemek daha bir zor geldi. Sonra getirdiler kızımı odaya. Herşey yolunda geçmiş. Ağlayarak gitti, ağlayarak geri geldi. Güzel birşeyler mırıldandı ve yeniden uykuya daldı. Uykusunun arasında, "anne, üşüyorum battaniye getir" dedi birkaç sefer. Sonra tamamen kendisine geldiğinde, "anne, biliyormusun? Ben bugün çok üşüdüm dedi. Ameliyat öncesi biraz bekletmişler ameliyathanede. Beklerken baya üşümüş. "Anne, bana battaniye getir" demiş bir kaç kez. Ben yoktum ki. Sonra ona aldığım battaniyeyi görünce çok sevindi. Öğle namazını eda ettikten sonra yeniden uyudu. Sımsıkı örtüm üzerini yeni battaniyesiyle ve eve döndüm. Ben çıkarken uyumuş tu bile. Rüyasında bembeyaz bir Kasımpatı tarlasında koşarken görmüş kendisini. Uyandığında babası yanındaymış ve elinde bir buket beyaz Kasımpatıyla gülümsüyormuş ona...
Burada, herşeyde biraz ben var. Hayatım, günlük hayatım, çocuklarım ve hayatımın en değerli diğer yarısı eşim. Kısacası, benim hikayem. Yaşadığım ve yaşayacaklarım la buradayım...
Dienstag, 16. Dezember 2014
"üşüyorum anne"
Bebeğimi giydirip, kendimi sokağa nasıl attığımı hatırlamıyorum. Nefes alamıyordum resmen. Neden sonra aklıma geldi, bu bir panik ataktı ve nefes alabilmek için kendimi meşgul etmem gerekiyordu. Öyle söylemişti doktorum. Eşimi aradım. Ulaşamadım. Muhtemelen ofsinde değildi, yada iş yerinde olduğu için telefonunun sesi kısıktı. Tam telefonumu çaresizlik içersinde çantama atıyordum ki, birden çalmaya başladı. Arayan eşim di. Bana birşeyler anlattı. Herşey yolunda gidecek, buda geçecek dedi. Hatta güldürdü beni bir ara. Nefes alabiliyordum artık. Sonra, telefonunun sesini açık bırakacağını söyledi ve kapattık. Yeni farkediyordum. Çise çise Yağmur yağıyordu. Islanmıştım baya. Hatta burnumun ucundan yağmur damlaları damlıyordu. Ama içimde hala bir sıkıntı. Kızım, verdikleri sakinleştirici nin yan etkisine uğramış, ağlayarak girmişti ameliyata. Ameliyata girmesi ve çıkışıyla birlikte iki saati bulur demişti hemşire. Nasıl içim yanıyor du öyle. Sokakta koşuşturma içersinde olan insanlara bakıyorum bir müddet. Giyim tarzlarına bakılırsa, hava oldukça soğuk olmalı. Ben ise terliyorum. Hasta olmayacağımdan emin olsam, üzerimdeki ince deri ceketi bile çıkarıp atmak istiyorum. O denli içim yanıyor. Bir ara rotasız bomba gibi dolanıyorum öyle. Allahtan bebeğim uyumuş. Biraz rahatlıyorum. Aklım hep büyük kızım da. Içimden bir ses sürekli , üşüyor mu acaba, diye beni tırmalıyor sanki. Bir telaşla dükkanlara, mağazalara girip çıkıyorum. Büyüğüm için battaniye arıyorum. Ameliyattan çıkınca üzerini örteceğim. Aslında, hastanede ikinci bir yorgan veriyorlar üşüyünce biliyorum ama o şimdi yumuşacık birşeyler ister diyorum ve devam arıyorum. Nihayet buldum bir yerde. Üzerinde sevgi yazıyor, evim yazıyor felan. Birde öylesine yumuşak ki, tam onun sevdiği gibi. O ara bebeğim uyandı. Karnı aç ve süt için mızıldanıyor. Daha ağlamaya başlamadı henüz. Biraz başım dönüyor gibi oluyor. Sanki içim Kıyılıyor. Sonra hatırlıyorum, ben bugün ekmeği suyu unutmuşum yine. Bir yerlere girip, hem kendi karnımı hemde bebeğin karnını doyurdum. Ama olacak gibi değil. zaman geçmek bilmedi bir türlü. Yavaş yavaş yine hastanenin yolunu tuttum. Kızımın odasına girdiğimde daha gelmemişti. Ama ben biraz daha sakindim. Battaniyesini açıp yerleştirdim Sandelyesinin üzerine. Onun eşyalarını seyrederek beklemek daha bir zor geldi. Sonra getirdiler kızımı odaya. Herşey yolunda geçmiş. Ağlayarak gitti, ağlayarak geri geldi. Güzel birşeyler mırıldandı ve yeniden uykuya daldı. Uykusunun arasında, "anne, üşüyorum battaniye getir" dedi birkaç sefer. Sonra tamamen kendisine geldiğinde, "anne, biliyormusun? Ben bugün çok üşüdüm dedi. Ameliyat öncesi biraz bekletmişler ameliyathanede. Beklerken baya üşümüş. "Anne, bana battaniye getir" demiş bir kaç kez. Ben yoktum ki. Sonra ona aldığım battaniyeyi görünce çok sevindi. Öğle namazını eda ettikten sonra yeniden uyudu. Sımsıkı örtüm üzerini yeni battaniyesiyle ve eve döndüm. Ben çıkarken uyumuş tu bile. Rüyasında bembeyaz bir Kasımpatı tarlasında koşarken görmüş kendisini. Uyandığında babası yanındaymış ve elinde bir buket beyaz Kasımpatıyla gülümsüyormuş ona...
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen