Montag, 25. August 2014

Bugünü keyf günü ilan etmiştik. Fakat, benim hazır oğlan boğaz ağrısıyla uyandı. Küçük hanımda hafif gripli. Bu durumda ne yapılır? Önce boğaz ağrısı için sıcak bir bitki çayı ile, küçük prense bakım yaptıktan sonra, Dolaptaki zencefillere müracaat edilir tabi :) 😉😊


Mucizevi iksir, zencefil suyu, bal ve limon. Emzikli annelere süt deposu (limon konusunda dikkatli olmakta fayda var). Bağışıklık Sistemini kuvvetlendirici ve metabolizmayı hızlandıran bir özelliği var. Ateşli yatan hastayı yarım saatte ayağa kaldırıyor. Iki yıl önce kızımda, geçen yıl ortanca oğlumda canlı canlı yaşadım ben bunu. Mutfak robotundan geçirdiğiniz, yada ince rende de rendelediğiniz ve suyunu elinizde, süzgeçten veya bir tülbentten sıkarak elde ettiğiniz taze zencefil suyunu, bir limonun suyunu ve bir tatlı kaşığı bal ile karıştırıp, yarım çay bardağı içiyorsunuz. Içtikten bir kaç dakika sonra vücudunuzun,  özellikle başınızın bütün hücrelerinden sanki ateş çıkıyor gibi oluyor. Eğer hafif bir enfeksiyon sa yarım saat sonra dinçleşip ayağa kalkıyorsunuz. Yada ertesi güne birşeyiniz kalmıyor. Ve daha çabuk iyileşiryorsunuz. 
Bugün de öyle oldu. Zencefil suyunu içen oğlum, yarım saate varmadan ayağa kalktı. Boğaz ağrısını daha birkaç gün çekebilir ama en azından kırgınlık kalmadı. 

Eşim belirli aralıklarla devamlı içer. Bu ara acı metabolizmayı hızlandırdığı için, kilo verme amaçlı,  bu karışımın içersine biraz acı katarak içiyor. Bunu yaparken baya dikkatli olmak lazım ama. Zencefil zaten acı. Iki farklı bir şekilde yakan acı bir araya gelince, felaket birşey ortaya çıktığı kesin. 

 Sonbahar başında, bağışıklık sistemini kuvvetlendirme amaçlı,  hasta olmadan içilirse daha iyi tabii. Bir sefer yapmak yeterli gelmez.  Sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diliyorum :)

Birazcık tatil :)




Bazen insanın ufak uzaklaşmalara ihtiyacı olabiliyor. Bizim gibi, taş yığını, insan kalabalığından, rahatlıkla iki adım atamadığınız bir metropolde kalıyorsanız ve çiçek, böcek ve doğa hastasıysanız, üstüne birde ufak çocuklarınız varsa, yeşillik, dağ, orman, çiftlik gibi yerlere gidip, bir hafta sonu tatil havası yaşayabilirsiniz. Almanya'nın bir çok yerlerinde böyle imkanlar var. Ama beni çocukluğumdan beri en çok çeken ve nefes alabildiğimi hissettiğim, Türkiye'nin Karadeniz'ini andıran,  Almanya'nın Schwarzwald, yani Karaorman bölgesi. Bu bölgenin bir denizi eksik, o kadar. Bu bölgede fazlasıyla bir kaç gün için kiralayabileceğiniz daireler ve evler var. Hatta çiftlik tatili veya çocukların katılabileceği etkinliklerin bulunduğu yerlerde tatil yapma imkanınız var. 

Bu sene çocuklar bizden ayrı tatil yapınca, bizimde böyle uzaklaşma imkanımız oldu. Hem aile ziyareti, hem eş dost görmek ve birazda tatil yapma amaçlı bir haftalık bir Karaorman tatili yapmış olduk.
Sadece o yeşilliğin içersinde bulunmak, hergün yürüyüşe çıkmak bile yeterli geliyor insana.









Offenburg'a her gidişimizde eşim, "bu sefer muhakkak Hohes Horn' a çıkmamız lazım" der ve bize birtürlü kısmet olmazdı. Bu gidişimizde kısmet oldu çok şükür. 




Benim en çok hoşuma giden dağ yürüyüşümüz ve o dağın tepesinden kaldığımız köyü seyretmek oldu. Kayra kucağımızda, 547m yükseklikteki Hohes Horn adındaki tepeciğe, sırıl sıklam ve nefes nefese kalmış bir şekilde çıkmak eğlenceliydi. Yıllarca, koşu bisiklet ve gymnastik tarzı spor türü yapmış olmama güvenerek, eşim, "düz yoldanmı çıkalım, yoksa ağaçların arasından mı tırmanmak istersin" dediğinde, "tabiki tırmanalım" diye cevap verdiğime pişman olmadım, her ne kadar idmansız olsam da, yine öyle yorulmak baya güzeldi.

Ve dağın tepesinden, bulunduğumuz köyün görüntüsü....





Dağlar kızı Kayra'nın, Karaorman sefası :)



O an orada olmak çok güzeldi. Zaman durmuştu sanki....





Bu kapının önünden her geçişimizde, arkasındaki hayatları çok merak ettim...





Ara ara böyle kaçamaklar yapmak lazım. Senede bir sefer bile olsa...

Hakkımdaki 20 gerçek. ..

Hakkımdaki 20 gerçeği burdan da paylaşmak istedim.






•1)  36 yaşındayım ( yaşlanmışım yahu )
•2) 2. evliliğim ilk ve sonbaharım.
•3) 4 kendi evladımın, 2 hazır evladın       annesiyim. 
•4) bütün hayatım, Çocuklarım, eşim ve ailem. 
•5) balkonum ve çiçeklerim  yazmak, okumak,  fotoğraf çekmek, araba kullanmak (büyük araba ve dizel motor tercihim) spor yapmak, keyf ve çay sofraları hazırlamak, beni ve ruhumu dinlendiren en çok sevdiğim meşguliyetlerim. 
•6) bıraktığım izlemin aksine, çok çekingenim. 
•7) ilk girdiğim ortamlarda, gergin ve burnu havada bir izlenim bırakmam,  hep çekingenliğimin suçu. 
•8) bana yapılan kötülüğü unutur, sık sık hayal kırıklığına uğrarım. Bu yüzden çok darbe alır, çok acı çekerim ve insanlara yinede güvenirim, çünkü herkesi kendim gibi düşünürüm. 
•9) aşırı hassas, çok fazla iyimser, hemen affedici olmam hem iyi, hemde kötü yönüm.
•10)kendimi savunamayıp, yutmayı tercih ederken, çocuklarım ve aileme gelecek en ufak bir zararda Kaplan kesilir ve ömür boyu unutmam. 
•11) kendimi konuşmaya kaptırdığım zaman, çok yüksek sesli konuşur, çevreye rahatsızlık veririm -_- 
•12) kahve, yaşam iksirimdir. Günde 5-6 kupa içerim. (Şu an bebek nedeniyle sadece 1 kupa içiyorum)☕☕☕☕☕
•13 ) çaysız bir kahvaltı ve akşam yemek sonrası düşünemiyorum. Çayım, ince belli bardakta, şekersiz, kaşıksız ve tabaksız olmalı 
•14) en büyük hayalim, eşim ve çocuklarımla, kocaman bir bahçesi, bahçesinde, çeşit çeşit çiçekler,  ormanı ve gölü olan, mutfak tarafında bir Verandası, verandanın hemen ilerisinde bir salkım söğüt ve Kamelyası bulunan, her çocuğun kendine ait bir odası, odalarına ait banyo ve tuvaleti bulunması. Ilerde, eşleri ve çocuklarıyla geldiklerinde, rahat ve uzun kalabilmeleri... 
•15) ara ara kabuğuma çekilir, dış dünyayla bağlarımı koparırım. (En nefret ettiğim huyum)
•16) çok çabuk karar verir, verdiğim karar yanlışsa, tek kendimi suçlar ve sonuna kadar arkasında dururum.  Kararsızlıktan nefret ederim. 
•17) bulunduğum durumdan memnun değilsem ve değiştiremiyorsam, uzatmadan kabullenir, bizim için böylesi hayr olduğunu düşünür ve iyi yönlerini görmeye çalışırım...
•18) hemen sinir olmam ama sinirli anımda herşeyi yıkabilir ve sonra çok pişman olurum. 
•19) yemek yemeyi çok sevdiğim halde, bazen yemek yemeyi unuturum. Sonra günlerce iştahım kesilir. 
•20) Dertleşemeyi bilemem ama dinlerim.

Ama beni tanımak ve paylaşımlarımın birçoğunu anlamak için, önce blogumdaki hikâyemi okuman gerekir .
www.almangelini.blogspot.de